Index  KARAŞİNHaftalık Yazılarıyla KARAŞİN |
| ŞU BİZİM SÜPER (!) SÜPERVİZÖRLER... (2) |
|
|
|
| Yazar Administrator | |
| Salı, 15 Mayıs 2007 | |
|
Türkiye’ de müzik sektöründeki eser sahibi sayısı ne yazık ki çok düşüktür. Fantezi arabesk müziğe hayat veren bu eser sahiplerinin toplam sayısı elliyi geçmez yirmisi besteci yirmisi söz yazarı ehh işte geri kalanda süpervizör müzisyenlerimiz olsun, dediğim gibi toplam elli kadar. Bu eser sahipleri son derece yetenekli insanlardır bestecisi söz yazar, söz yazarı beste yapar. Ancak bunlardan birini yapabilen dışarıdan söz yazarı ve besteci arama ihtiyacı duyar.Yalnız beste yapabilen bestecimizin etrafında onlarca söz yazarı vardır ama o ancak en yakınındaki arkadaşlarından şarkı sözü alır, Bu söz yazarı için de geçerlidir o da en iyi yazdıklarını en samimi dostuna saklar. Üç dört kişilik guruplar oluşturan bu arkadaşlarımızın arasına girebilmeyi hedeflemek, yıllarca Unkapanı çarşısında ki direklerin altında, tonlarca çay içebilmeyi göze almak demektir. Sıkı fıkı arkadaşlık olmadan da ortak eserlerin altına imza atabilmek mümkün değildir. Besteciler arasında müzisyen olan vede firma ilişkileri iyi olanlar süpervizör ünvanı alabilirler Müzisyenliğin yanında ticari görüş ve yeteneği olan bu arkadaşlarımız, halkın nabzını tutabilme yetisine de sahiptirler. Solistlerle de araları iyidir . Diğer süpervizörlerle de aralarından su sızmaz. Bu gün senden yarın benden dayanışması ile çalışırlar. Şöyle ki; Ahmet Bey bir albümün süpervizörlüğünü almışsa, önce yakınındaki Mehmet ve Hüseyin Beylerden eser kullanacaktır. Bir kaseti elinize aldığınızda oniki şarkı varsa ve bunların yedi sekiz tanesi aynı kişiye aitse o kişi kasetin süpervizörü Ahmet beydir. diğer üç dört eser Mehmet le Hüseyin Beylerindir Bu isimleri bir yere kaydedin başka bir kasette Süpervizör Mehmet Beyse kasetin içinde bizim meşhur Ahmet Beyin bir iki şarkısına rastlarsınız, bu işler sırayla yani . Eski Osmanlı loncalarında bile böylesi dayanışma olmamıştır. Albüm yapımlarında kaliteden önce kayırma geldiğinden olsa gerek, ticari başarı yakalanamıyor işte.Başa dönelim. Bir firma albüm yapımına başladı diyelim, hemen eser sahiplerinden "göstermelik" olarak onlarca eser toplanır bu adettendir firmaya ve de soliste karşı göstermelik bir iş. Bir ön eleme yapılır kötüler ayrılır, ikinci eleme de çok iyi eserlere yapılır yanlış okumadınız çok iyi eserin şansı yoktur, bizim süpervizörün kendinin veya arkadaşının eserlerinden daha iyi olan eser, kesinlikle elenir. Çünkü bu iş süpervizörün bir gövde gösterisi gibidir ve en iyi kendi olmalıdır. Geriye kalan iki üç şarkı, toplanan eserler arasından vasat olarak ucuz teliflerle alınır, dolgu şarkı diye kullanılır.Firma ile sanatçı ikna edilerek diğer aşamalara geçilir. Siz istediğiniz kadar pahalıya mal edin, temeli sağlam atmadığınız bina çöker. Kasetlerin çöküşü de eser seçimlerindeki kalitesizliktendir. Çarşıda ise durum farklı yankılanır. Eserini verdiği halde albüme giremeyenlerin, satış olmadığında yürekleri yağ bağlar, bir dahaki sefere diye umutlar ertelenir. Maalesef bir dahaki seferde bir şey değişmez Şarkıyı okuyacak star bunlardan habersizdir iyi şarkı üretilmediğinden şikayetçi herkes, doğrudur katılıyorum senelerdir iyi şarkı yok piyasada, olamaz da zaten, bu çemberlerin arasından bu kokuşmuş düzenin içinden iyi çıkmaz çıkamaz çıkarmazlar nokta. Ha bu arada kaçaklar olmuyor değil, vasat şarkı diye süpervizörün seçtiği firmanın ucuz telifle aldığı dolgu şarkılar oluyor, kasetler radyolara gönderiliyor ya orada çalınır da istek alırsa tekrar tekrar çalınıyor vede şarkı patlıyor bu tamamıyla bir süpervizör başarısızlığıdır. iyi şarkıdan anlamamıştır, anlasa zaten almazdı. Ben ne şarkılar biliyorum kaset kapağı olmuş, adı duyulmamış ama aradan A 6veya B 5 şarkı patlamış İşte bu şarkıların besteci ve söz yazarları çarşıya girebiliyor.Şarkılarını severek dinlediğiniz yeni jenerasyon eser sahipleri, böyle kazara aramıza sızdılar. Yoksa biz istermiyiz ki burada nüfus artsın (!) onları biz sokmadık kendileri sızdılar, ne halı serdik nede davul zurnayla karşıladık, tamamen eskaza yoksa bize kalsa asla. Yalnız elinde defterleriyle besteci peşinde koşan söz yazarlarını, demo kasetleriyle firma firma dolaşan bestecileri de hatırlıyor gibiyiz ama tam değil (!) … herhalde YÜZLERİNE BAKMADIĞIMIZDANDIR…
Unkapanı çarşısında, direklerin altında tonlarca çay içseler de yüzlerine bakılmasa da bu arkadaşlar bugün piyasadalar Gelmemeleri için kurulan tüm barikatların arasından SIZDILAR…Kolay değil |
