Besteciler.org 2006-2016
Anasayfa arrow AdanZye arrow Index arrow Şiir Köşesi arrow Şiir Köşesi   
Cuma, 26 Nisan 2024
Anasayfa
AdanZye
Besteciler
Söz Yazarları
Amatör Söz Yazarları
Bestelenmiş Sözler
Video Paylaşım
Şairler & Şiirleri
Yılmaz Tatlıses
Erdal Erdoğan
Site İçi Arama
Super.Besteciler.org
Besteciler 2017
besteciler6

bestecilerlogo01.jpg

HEPSI |0-9 |A |B |C |Ç |D |E |F |G |Ğ |H |I |İ |J |K |L |M |N |O |Ö |P |R |S |Ş |T |U |Ü |V |Y |Z

Index arrow Şiir Köşesi arrow Şiir Köşesi

Nuri Can 1 PDF Yazdır E-posta
Yazar Administrator   
Perşembe, 12 Temmuz 2007

Sample Image 

Geldi hazân, Yine hüzün, Yine gam

Cümbüş kırık, neyzen suskun, ney suskun
geldi hazân, yine hüzün, yine gam
şarkı suskun, meyhan suskun, mey suskun
geldi hazân, yine hüzün, yine gam
gönüllere elem konuk her akşam ...

Hicran dilsiz, yaş gözsüz, mevsimler güz
şair suskun, şiir suskun, tar sözsüz
yine boyun büktü akşamlar öksüz
geldi hazan, yine efkar, yine ah-u zar
yine hasret, yine gurbet ah leyli yar
bir ince sızı düşer sineye her akşam

Bülbülü bir güle zar eylemişler
dünyayı sevene dar eylemişler
sevdayı göğsüme nar eylemişler
geldi hazân, yine hüsran, yine figan
yine hicran, yine giryan, yine efgân
bir ince sızıdır nereye baksam

Rüzgar hicran inler gönül secdede
nağmeler aşkı kanar her hecede
ay küser bir efkâr basar gecede
geldi hazan, yine hüsran, yine efgân
yine sürgün, yine firgat, yine figan
bir kara dumandır iner her akşam

Felek ki, demirden örmüş ağını
ceylanlar aşk için yakmış dağını
gazeller savurmuş gönül bağını
geldi hazân, yine hüzün,yine giryan
yan ey deli gönül dermansız derdine yan

bak yine çöktü efkar, yine her yer karardı
bahçe gazel döktü yaprak sarardı
her sokak başını bir elem sardı
geldi hazân, yine hüzün, yine gam
yine sürgün, yine giryan, yine hicran
bir ince sızıdır nereye baksam

Tipi bize, boran bize, kar bize
feryat bize, figan bize, zar bize
hicran bize, fizan bize, har bize
yine firgat, yine gurbet, yine hasret ey Ozan
dinmez bir sızıdır yüreğinde ne yapsan
gönüllere elem konuk her akşam

Bahçe mahsun, gül mahsun, gönül hicran
bülbül zar-ı figan, zar-ı fizan, zar-ı efgân
ey vah yine hicrân, yine giryân, yine hüsran, yine gam
bir ince sızıdır düşer sineye her akşam
ince bir duman gibi geçip gidiyor zaman

Geldi hazân, yine hicran,yine hüsran, yine giryân bana düştü ah!..
yine firgat, yine hasret,yine figan, yine efgân cana düştü ah!....
attı felek, her birimiz bir yana düştü
yan ey gönül yan, şimdi dermansız derdine yan
ince bir duman gibi geçip gidiyor zaman

hüzünlere yazılmış bir ömür bizimkisi
ah! leyli yar...
geldi kış, yine tipi, yine boran, yine duman
her gece kalbimize yağıyor kar...

Kalbini Dinle

Sevgi denizinden sevda nehrine
Dalmak ister isen kalbini dinle
Hayal ülkesinden gönül şehrine
Bakmak ister isen kalbini dinle

Yüce dağ başının sisi dumanı
Sarınca geçilmez derya ummanı
Kendi benliğinin hanı sultanı
Olmak ister isen kalbini dinle

Alemde nesnenin her zerresini
Rüzgarda ürperen gül nefesini
Hakkın kantarında vicdan sesini
Duymak ister isen kalbini dinle

Camlarda damlanın son akışını
Yüreğe işlenen aşk nakışını
Yaralı cerenin kor bakışını
Yanmak ister isen kalbini dinle

Can Nuri görmezsen hakkı gerçeği
Derilmez baharın gülü çiçeği
Gönül sofrasında aşkı sevgiyi
Bulmak ister isen kalbini dinle

Yolcu

Saatler geçmiyor günler bir sancı
Gidenler dönmüyor yollar yalancı
Burda herkes garip herşey yabancı
Bir dertli türküdür ömrümüz yolcu

Sevda kuşlarının kanadı kırık
Kim taşır özlemin yükünü artık
Bir yanımız efkar, biri ayrılık
Gülmüyor gönlümüz gözümüz yolcu

Şarkılarda bir kuş öter bilen yok
Gözyaşımız kan gölüdür silen yok
Kaç yıl oldu bekliyoruz gelen yok
Sürüp gider böyle küsümüz yolcu

Ta ezelden sarpa sarmış yolumuz
Tutmaz kanadımız kırık kolumuz
Yaban elde garip kalmak korkumuz
Açmadan solacak gülümüz yolcu

Ne ana ne baba, ne kardeş bacı
Dünya bir han gibi ömür kiracı
Can Nuri Bulunmaz gönül ilacı
Bilmem nerde kalir ölümüz yolcu

Hasret çiçeğim

Yağmurlar düşerken körpe bağına
Süzülür damlalar gül yaprağına
Takılıp gurbetin hüzün ağına
Bir sen mi solarsın hasret çiçeğim

Sarıp dikenlere gönül acını
İndirme başından ümit tacını
Rüzgarda savrulan ipek saçını
Bir sen mi yolarsın hasret çiçeğim

Eserken başında bahar yelleri
Okşarsın hasretle açan gülleri
Andıkça geldiğin ırak yerleri
Bir sen mi dolarsın hasret çiçeğim

Seller feryad eder dağlar ses verir
Bir ömre bir sevda sanma az gelir
Şimdi her gönülde bir ah yükselir
Bir sen mi ağlarsın hasret çiçeğim

Denizler dalgalı alınlar sisli
Yollar sıra sıra engel dizili
Herkesin ateşi içinden gizli
Bir sen mi yanarsın hasret çiçeğim

Coşkun akan seldim duruldu kalbim
Gurbet eller gezdim yoruldu kalbim
Aşkın hançeriyle vuruldu kalbim
Bir sen mi kanarsın hasret çiçeğim

Mendil Olaydım

O yarin elinde mendil olaydım
sürmeli gözüne süreydi beni
hayat bahçesinde bir gül olaydım
her bahar rüzgara vereydi beni

üşüdüm der ise ateş olaydım
yalnızım der ise bir eş olaydım
istemezse yine kardeş olaydım
candan bir candostu bileydi beni

bir şarkı olaydım gönül dilinde
savrulup gideydim seher yelinde
gül olaydım ben o yarin elinde
okşayıp koklayıp öpeydi beni

yüce dağ başında pınar olaydım
akıp akıp yüreğine dolaydım
gül olup uğruna her gün solaydım
her gelip geçende göreydi beni

gidipde dönmese yine beklerdim
ömrümü verseler ona eklerdim
dermansız dert olsa yine çekerdim
yeterki bir gelip göreydi beni

mecnunun düştüğü çöle döneydim
çöllerde savrulan küle döneydim
geçtiği yollarda güle döneydim
her bahar gelende dereydi beni

gelmesede bir ömür hasret çekerdim
sümbül ile ağlar boyun bükerdim
gözlerimden kanlı yaşlar dökerdim
yağan yağmurlara diyeydi beni

gidip kapısında taşa döneydim
dolanıp dolanıp başa döneydim
gözünde süzülen yaşa döneydim
her gece yastıkta sileydi beni

ferhat'ım aşk için dağlar deleydim
bir mendil olaydım yaşın sileydim
Can Nuri uğrunda düşüp öleydim
kalbinin içine gömeydi beni

Sen Değil miydin?

Şu gönül bahçemde lale sümbüle
şarkılar söyleyip güle bülbüle
el ele göz göze gönül gönüle
kalpten kalbe dolan sen değil miydin?

sözlerin tatlıyken şekerden baldan
nasibin almışken yeşilden aldan
yanağı gül veren ol hüsnü daldan
bir açıp bir solan sen değil miydin?

kadife saçların vurup beline
kaptırıp gönlünü sevda yeline
her bahar savrulup gönül seline
deniz derya dolan sen değilmiydin

bazen kar yağdırdın bazen bir tipi
sevda bir uçurum derindir dibi
güneş gibi, yıldız gibi, ay gibi
bir doğup bir batan sen değil miydin?

ne sevgimi bildin ne de acımı
büyüttün gün be gün gönül sancımı
özenle tararken siyah saçımı
tutam tutam yolan sen değil miydin?

Can Nuri kaybettim doğru yönümü
gittiğim her yerde kestin önümü
bülbül gibi güle yakıp gönlümü
daldan dala konan sen değilmiydin

İşit beni, Dinle beni, Duy beni...


Ey uğruna bunca kahır çektiğim
yollarına gözyaşımı ektiğim
sanadır bu çağrım sana sevdiğim
işit beni, dinle beni, duy beni...

sil şu gözlerimin akan yaşını
duy yüreğimin bu haykırışını
dinle de gönlümün yalvarışını
bir cevap ver, işit beni, duy beni

yokmudur kalbinde bir dirhem vefa
bitmiyor yıllardır çektiğim cefa
bu kaçıncı çağrı, kaçıncı defa
bir cevap ver, işit beni, duy beni

ey benim ömrümün hasret çiçeği
ey benim gönlümün sevda gerçeği
şaşırdım yönümü, gündüz - geceyi
ara beni, bir sor beni, duy beni...

Üşüdüğün yerde güneş olayım
sevdanla tutuşan ateş olayım
gidersen yanında bir eş olayım
anla beni, dinle beni, duy beni...

savurdun yellere hayallerimi
soldurdun bağımda al güllerimi
Can Nuri sormadın şu hallerimi
ara beni, bir sor beni, duy beni...

Hasretim Seni

Derya olup çile çile çağlarsın
Göller anlamıyor hasretim seni
Yağmur yağar yaşın yaşın ağlarsın
Seller anlamıyor hasretim seni

Bir dost gülüşüne uçup sevinçten
Medetler umarsın hayalden düşten
Bir çiçek ezilse kanarsın içten
Güller anlamıyor hasretim seni

Nerde öksüz görsen boyun bükersin
Herkesin gönlünce dilek dilersin
Mevsimi gelmeden yaprak dökersin
Yeller anlamıyor hasretim seni

Alın yazgısına ayak direndin
Gönül yazısına boynunu eğdin
Güzelmiş çirkinmiş demedin sevdin
Eller anlamıyor hasretim seni

Kimler kara yazmış ömür yazını
Kimler çeker bilmem gönül nazını
Çalıp dertli dertli kırık sazını
Teller anlamıyor hasretim seni

Bülbülün çektiği kendi dilinden
Güllerin çektiği bülbül elinden
Türküler söylersin gönül halinden
Diller anlamıyor hasretim seni

Bir Güle Ah-ü Zar Gönlüm

bahar saçlarındı koklamadığım
hasret gözlerindi bakamadığım
bir ateşti şu gönlümde tutuşan
hep yandığım ama yakamadığım

her gece gönlüme efkar yüklerim
esen rüzgarlardan haber beklerim
ceylan bakışına vurulduğum yar
sensiz sanma şifa bulur dertlerim

dolunay nurunu gözünden almış
maviyi gökyüzü özünden almış
şu yanan yüreğim bunca ateşi
seven yüreklerin közünden almış

su yine akıyor aktığı yerden
el yine bakıyor baktığı yerden
sana mühürlenmiş gönlümün odu
gel yine yakıyor yaktığı yerden

ey canı cananım bu can senindir
eser gam yelleri sanma serindir
bülbülüm bir güle ah-ü zar gönlüm
senden ayrılalı yaram derindir

Kalbimde hasretin hıçkırıkları

Yıllarca anlatsam sana sevgimi
kalemler tüketsem bitirememki
çıkarmak istesem kalbimdekini
hasret ırmağına götürememki

sensin bu gönlümün gülü dikeni
sensin bu ömrümün sevda yelkeni
aşkın hançeriyle vursanda beni
gözlerim görmeden ben ölememki

gönlümde acının cam kırıkları
gözümde hasretin hıçkırıkları
kalbine saklarsan ayrılıkları
senin sevdiğini ben bilememki

duy artık gönlümün haykırışını
şu seven kalbimin yalvarışını
kırma gönlümdeki sabır taşını
ölünceye kadar bekleyememki

Can Nuri ömrümce seni aradım
kanadıkça kalbim hasretle sardım
hep isyan ettim böyle, hep ağladım
gözyaşım silmezsen ben gülememki

Elimi Attığım Gül Diken Oldu

gözyaşıyla büyüttüğüm bahçemde
elimi attığım gül diken oldu
geceler boyunca gönül hanemde
sarılıp yattığım bel diken oldu

başımı koyduğum toprak misali
benzeri olmayan bir aşk misali
bir sevda gülüydü yaprak misali
tutunup kaldığım dal diken oldu

kırıldı tutmuyor kolum kanadım
kara topraklara yazıldı adım
duyulmuyor yürek yakan feryâdım
sazımda inleyen tel diken oldu

ümit dedikleri kupkuru daldı
ne bir candan seven, ne bir dost kaldı
en güvendiğim dağlara kar yağdı
bağrımı açtığım yel diken oldu

alem güler oynar, ben hep gamdayım
garip bülbü gibi, ah-u zardayım
dardayım hey deli gönül dardayım.
derdimi döktüğüm dil diken oldu

yüreğim, sevdiğim, dilim dediğim
gözlerim, ayağım, elim dediğim...
her gün bir huzurla gidip geldiğim
yükümü yıktığım yol diken oldu

iyi günde dostum, ahpabım çoktu
dar günde hiç kimse yanımda yoktu
yüreğe saplanan bıçaktı, oktu
dost diye tuttuğum el diken oldu

ömrümden bir asır çaldı çalanlar
gönlümden bin parça aldı alanlar
beni dertten derde saldı salanlar
acıma kattığım bal diken oldu

acılar kederler hep beni buldu
bal diye yediğim aşlar zehroldu
yemyeşil ağaçlar saçını yoldu
başıma sardığım tül diken oldu

Can ozan dertlerden bıktım yoruldum
deli çaylar gibi aktım duruldum
bulanıp, başımı taşlara vurdum
acımı yuduğum sel diken oldu

Darılmam, gücenmem, küsmem sevdiğim

Aşk yolunda cefa verip yorsanda
darılmam, gücenmem, küsmem sevdiğim
binbir okla yüreğimden vursanda
darılmam, gücenmem, küsmem sevdiğim

Giderken son kez dönüp baksan da öyle
içimi ateş - alev yaksan da öyle
önümde sel gibi aksan da öyle
darılmam, gücenmem, küsmem sevdiğim

Gönlüme kış düşse mevsim baharken
çöle dönse bahçem yağmur yağarken
ecelim gelse de vakit varken
darılmam, gücenmem, küsmem sevdiğim

Seni özlemekten kahrolsamda
yollara bakmaktan usansamda
ah edip başımı taşa vursamda
darılmam, gücenmem, küsmem sevdiğim

Ülkeden ülkeye kovsanda sürgün
yağmurla gözyaşım aksada her gün
kalpte mekan tutsa da çile-i vurgun
gücenmem, darılmam, küsmem sevdiğim

Sen bir güneş olsan aşkım kar olsa
aksa damla damla kalbime dolsa
sevda sana göre yalanda olsa
darılmam, gücenmem, küsmem sevdiğim

Güneş gökyüzünde insede yere
ardından sürünsemde hep yara - bere
gecelerim mahşere dönse de gene
gücenmem, darılmam, küsmem sevdiğim

Can Nuri'yim bin dert versende bana
bilki yine darılmam, gücenmem sana
aşk ile tutuşsamda hep yana yana
darılmam, gücenmem, küsmem sevdiğim

Bana Yas Kaldı

Yalancı dünyada bir gün gülmedim
gözlerimde boran boran yaş kaldı
gelen geçen vurdu dalıma benim
yüreğimde yığın yığın taş kaldı

bir seven olmadı candan seveyim
bir bağım olmadı gülüm dereyim
karlı dağlar yol vermedi gideyim
önüm arkam dört mevsimim kış kaldı

kırıldı çanağı gülden sazımın
çekilmez cefası gönül nazımın
hükmüne baş eğdim alın yazımın
ele düğün bayram bana yas kaldı

dağ demedin, taş demedin yürüdüm
duman oldum karlı dağlar bürüdüm
kaderimi peşim sıra sürüdüm
ne giyecek çul ne yiyecek aş kaldı

yolcu incitmedim yol incitmedim
çiçek koparmadım dal incitmedim
bir gönül kırmadım kul incitmedim
Can Nuri’ye bir belalı baş kaldı

Şerbet-i Dilinin Şivanesiyim

Medet mürvet ey sema-i hidayet
Serveti mülkümün yeganesiyim (bigadesiyim)
Halimi kimlere edem şikayet
Serseri gönlümün divanesiyim

Hasbahçede karanfilsin destesin
Buram buram gül kokuyor nefesin
Sensiz kimler bu gönlümü eylesin
Şerbeti dilinin şivanesiyim

Aşkın badesini içtimde geldim
Gönül kafesini deştimde geldim
Sevda sıcağında piştimde geldim
Ufleti mecnunun avaresiyim ( biçaresiyim)

Ben bir Can Nuri’yim ey gülü gülşen
Hasreti narına tutuşup pişen
İflah olmaz bir kez derdine düşen
Feryadı bülbülün figanesiyim

Sevenler ah çeker neylersin ceylan

çıkıp yücelerde gezersin ceylan
kalbinde sızılar sezersin ceylan
ben seni severim canımdan öte
sen yüce dağları seversin ceylan

yüce dağbaşları duman kar olur
sevenin gönlünde sevda zar olur
sanmaki bir ömür hep bahar olur
yücelerde bakıp seyran eylersin

aşk ile gönlünü eylersin ceylan
rüzgara şarkılar söylersin ceylan
yalancı dünyanın kanunu böyle
sevenler ah çeker neylersin ceylan

Hasret Damlaları

hasret damlaları düştü kalbime
içimde ne varsa küle dönderdi
sevda bahçesinde hüzünle açan
boynunu bükmüş bir güle dönderdi

günbe gün büyüyen arzular gibi
yürekteki derin sızılar gibi
vakitsiz dökülen yağmurlar gibi
akan gözyaşımı sele dönderdi

hep seni bekledim seni özledim
yıllarca içimde seni gizledim
sevda bir ıstırap bunu bilmezdim
ömrümü sahipsiz ile dönderdi

yol vermez yolumu bağlamış dağlar
gittiğin yollarda hasretim ağlar
viran oldu bahçem kavruldu bağlar
içimde ne varsa çöle dönderdi

her gece içimde bir od yakarım
oturup camlardan yola bakarım
ey benim en kutsal sevgi pınarım
hasretin gönlümü tele dönderdi

yoruldu bu gönül hep beklemekten
yoruldu yıllara kahır ekmekten
yoruldu yollara gözyaşı dökmekten
yolcusu dönmeyen yola dönderdi

başımda kederin düş kırıkları
kalbimde sevdanın kor yanıkları
Can Nuri ayrılık hıçkırıkları
elden ele gezen yele dönderdi

Gülü Kıskandırır Gülüşün Gülüm


Cemâlin benzemiş güneşe aya
cenneti andırır gülüşün gülüm
sensin hayatımda en güzel rüya
gülü kıskandırır gülüşün gülüm

sensin seven kalbimin tek sahibi
lal olmuş dillimin ezel hatibi
bu yaralı gönlümün sensin tabibi
canıma can verir öpüşün gülüm

dostlarım el oldu sevdiğim için
gözlerim sel oldu sevdiğim için
umudum yel oldu sevdiğim için
gel Allah aşkına bir düşün gülüm

ben bir Can Nuri'yim gönülden seven
aşk için bir ömür bağrını döven
ölürsem senin için ölürüm ben
bağrımı yakıyor gidişin gülüm

Gülen Gözlerinle Bana Bak Yeter


dudağın kevserdir gözlerin nehir
gülen gözlerinle bana bak yeter
bakışın gönlüme dökülen zehir
seven gözlerinle bana ak yeter

isterse dağıma dumanlar çöksün
bağımda serviler yaprağın döksün
baktığım her çiçek boynunu büksün
gülen gözlerinle bana bak yeter

hayat denizinde bin gemim batsın
varsın aşk gönlüme bin demir atsın
köle diye beni pazarlarda satsın
bu sevgimi başına taç yap yeter

şu ömrümü yollarına sereyim
daha gel demeden çıkıp geleyim
bir canım var iste benden vereyim
seven gözlerinle bana bak yeter

varsın dağlar sıra sıra dizilsin
allı turna gökyüzünde süzülsün
bu yürek önünde bin kez eğilsin
sırma saçlarına türkü tak yeter

varsın bu yangınlar içimi yaksın
beynimde durmadan şimşekler çaksın
akarsa uğruna gözyaşım aksın
yılda bir kez olsun bana ak yeter

bir gül olsam başka bahçede bitmem
cennet bağışlasalar bırakıp gitmem
ölsemde uğruna yine gam etmem
mezarım başında bir mum yak yeter

Kirpiğine tel tel sevgi dokudum


Baygın gözlerinde aşkı okudum
kirpiğine tel tel sevgi dokudum
saadet denizinde yüzerken gönlüm
zehroldu içtiğim aşk yudum yudum

bir boran misali ruhuma daldın
ok gibi bağrıma saplanıp kaldın
aşk bir masal mıydı sen bir leyla mı?
en son mecnun edip çöllere saldın

araya upuzun seneler girdi
üstümüze simsiyah perdeler indi
sensiz bunca cefa çektim, ah çektim
ne sen çıkıp geldin, ne ağrım dindi

uzak düştük artık uzak yollarım
aklıma düştükçe ağlarım ağlarım
bir sevda uğruna ömrüm tükendi
boş hayaller sarıyor şimdi kollarım

veda mevsimi şimdi göç katar katar
gözlerim yollarda, gönül intizar
kalpte mekan tuttu çileyi keder
hasretlik taş olsa erirdi ey yar

gönlüm kışa düştü mevsim baharken
bahçem çöle döndü yağmur yağarken
herkes aleminde kendi keyfinde
güler mi Can Nuri bunca dert varken

Hazan Geldi Sen gelmedin insafa

Nerde bir dağ gördüm başı dumanda
gönül feryat eder aht-ı amanda
bilmedim kavuşmak acep ne yanda
bahar geldi sen gelmedin insafa

dağ demedim, taş demedim, yürüdüm
gönül derdim peşim sıra sürüdüm
duman oldum yüce dağlar bürüdüm
karlar yağdı sen gelmedin insafa

engine de deli gönül engine
bilemedim şu hasretin rengi ne
bülbül olup düştüm gülün derdine
hazan geldi sen gelmedin insafa

yollarıma güneş doğmuyor sensiz
yağmurlar çöllere yağmıyor sensiz
acı yüreğime sığmıyor sensiz
ecel geldi sen gelmedin insafa

kuşlar gökyüzünde uçmuyor artık
bahçeler çiçeğin açmıyor artık
etrafa kokular saçmıyor artık
giden geldi sen gelmedin insafa

deli gönül inil inil inliyor
ne uslandı ne de bir söz dinliyor
Can Nuri'yim sensiz yüzüm gülmüyor
zalim geldi sen gelmedin insafa

Ben Seni Kocaman Yürekle Sevdim

Bilmesende, sormasan da ben kimim
tertemiz kalbimle severim seni
ağzım kapansa, lal olsa da dilim
şu garip halimle severim seni

çiğneyip geçsende toprak misali
bağrımda bitsende yaprak misali
benzeri olmayan bir aşk misali
bitmeyen bir hazla severim seni

aşkınla cüceyim aşkınla devim
harabeye döndü mekanım evim
ben seni kocaman yürekle sevdim
bir ömür boyunca beklerim seni

koluma gür saçların sermesende
seviyorum seni hiç demesende
gittiğin yerden geri gelmesende
bitmez hasretimle beklerim seni

gönülden gönüle kovsanda sürgün
yağmurla gözyaşı döksemde her gün
ister bayram olsun isterse düğün
en garip halimle beklerim seni

dağlardan dağlara essede gönül
mecnun gibi çöle düşsede gönül
aşkın ocağında pişsede gönül
tertemiz aşkımla severim seni

Can Nuri yorulsa da beklemekten
Gittiğin yola gözyaşı dökmekten
geçen her yıla bin kahır ekmekten
bitmeyen bir hazla beklerim seni

Benim Yüreğimde Dağlar Üşüyor


senin gözlerinde bahar yeşili
benim üzerime karlar düşüyor
senin hayallerin yazda baharda
benim yüreğimde dağlar üşüyor

senin hayalinde en güzel yerler
benim dudağımda yağmursuz çöller
senin hayatında sümbüller güller
benim bağlarıma hazan düşüyor

her nereye varsam el beni taşlar
zehrolur bal diye yediğim aşlar
senin her günün huzurla başlar
benim hayatımda dağlar göçüyor

önüm tipi boran, önüm fırtına
bir kahır yüküdür binmiş sırtıma
kara talih çıktı kara bahtıma
senin yüreğinde güller açıyor

içimde dağ dağ dalgalar kudurur
gelir göğsümün üstüne oturur
bütün mutluluklar hep seni bulur
benim dudağımda sevda üşüyor

Gönlüm Bir Sende Değilse Kahrolayım


Gönlüme sen ektin aşk hevesini
bağrıma sen diktin gül ezgisini
dilime sen döktün figan sesini
gönlüm bir sende değilse kahrolayım

bak şu yüreğimi yakan közüne
dünya güzel dolsa bakmam yüzüne
aldırma sen el alemin sözüne
bir sende değilse gönlüm kahrolayım

varmı benim gibi gönülden seven
aşk için bir ömür bağrını döven
ölürsem senin için ölürüm ben
bir sende değilse gönlüm kahrolayım

Dünyayı başıma dar eylemişim
bülbülü bir güle zar eylemişin
sevdayı göğsüme nar eylemişin
bir sende değilse gönlüm kahrolayım

ömür boyu sana meyil verdimse
şu gönlümü yollarına serdimse
daha gel demeden çıkıp geldimse
gönlüm bir sende değilse kahrolayım

Gah-i küstüm hayata gahi dargın
bir sana vurgunum bir sana yangın
umudum, sevdamsın, canımda canım
gönlüm bir sende değilse kahrolayım

nice yüce dağlar aştım geldimde
uçup gittin bir kuş gibi elimde
Bir sızısın şu zavallı kalbimde
gönlüm bir sende değilse kahrolayım

Can Nuri'yim aşkın ile del oldum
aşkın ateşiyle yandım kavruldum
ne kurtuldun ne de çıkar yol buldum
bir sende değilse gönlüm kahrolayım

Şiir olup gözlerine yağdığım Yar


Ah! şiir olup gözlerine çisil çisil yağdığım
yangın olup sevdasına yandığım yar
bakıp bakıp yollarına ağladığım
yüreğimde bir sır gibi sakladığım yar

Bak hasretinle gözlerim yollarda şimdi
geçti aşk mevsimi gönlüm sonbaharda şimdi

söyle kaç yıl daha böyle divane bekleyeyim?
bu hicranla daha kaç geceyi sabaha ekleyeyim?

Hangi nehir kurursa kurusun ömrümde artık ey yar
hangi yaprak düşerse düşsün gönlümde artık ey yar

Yeter her gece yeni baştan bir hayal kurduğum
rüzgarın önünde yaprak yaprak savrulduğum

Sensiz geçen her günde elem var, gam var, ey yar
senden ayrı yaşadığım bu dünya bana zindan, bana dar

Şimdi ne mehtabım ne ayım kaldı


Göğsüme işledim sızılarımı
her acıdan dertten bir payım kaldı
çaldılar göğümde yıldızlarımı
şimdi ne mehtabım ne ayım kaldı

duymadı dalgalar yalvarışımı
görmedi çağlayıp akan yaşımı
taştan taşa çaldı deli başımı
okum paramparça bir yayım kaldı

önüm tipi boran, önüm fırtına
bir sevda yüküydü vurdum sırtıma
kara talih çıktı kara bahtıma
deryalar kurudu bir çayım kaldı

Canlar canı derler soyuma benim
gül damladı gönül suyuma benim
elde güzel çokmuş neyime benim
şimdi ne kısrağım ne tayım kaldı

 

www.nuricann.com

 

Bu şiirlerin her türlü telif hakkı şairin kendisine veya temsilcilerine aittir

Son Güncelleme ( Pazar, 09 Eylül 2007 )
 
Loading...
Webdesign by Webmedie.dk Webdesign by Webmedie.dk