Barış Dikeni
Söz: Kerem Çalışkan
Müzik: Cem Karaca
Toprağın altında filiz
Filizin üstünde taş
Zorla yüreğim zorla
Filizi bizden sorarlar
Göğün yüzünde güneş
Güneşin gözünde bulut
Es yüreğim es yüreğim
Güneşi bizden sorarlar
Dağın yücesinde kar
Ovalarda hasret yanar
Ak yüreğim ak yüreğim
Suları bizden sorarlar
Ekin bitmez ekmeyince
Koş yüreğim koş yüreğim
Yarını bizden sorarlar
Barış bahçesinin gülü
Uzanmış hoyrat eli
BAT dikenim Bat dikenim
Barışı bizden sorarlar
Beyaz Atlı
Cem Karaca
Beyaz atlı şimdi geçti buradan
Süvarisi can evinden vurulmuş
Çıksın dağlar taşlar gayrı aradan
Beyaz atın süvarisi yorulmuş
Elleri elime deymez olaydı
Gözleri gözümü görmez olaydı
Bu gönül o gönlü sevmez olaydı
Beyaz atlı şimdi geçti buradan
Kahya Yahya
Cem Karaca
Diskoteğin önünde kahya durmuşum
Araba plakasından fallar tutmuşum
İçeri giren sarı kız bana baksaydı
Baksaydı da bana bana benim olsaydı
Olmaz olmaz bilirim ben kahya Yahya
O kimbilir kimin nesi ben kahya Yahya
Şu İstanbul şehrinden neler ummuşum
Ummuşumda sadece yutkunmuşum
İçeri giren sarı kız bana baksaydı
Baksaydı da bana bana benim olsaydı
Olmaz olmaz bilirim ben kahya Yahya
Dur be oğlum kahya Yahya gel haddini bil
Sen kahyasın kahya gibi kahyalığını bil
İçeri giren sarı kız bana bakmaz ki
Baksa bile bana bana benim olmaz ki
Olmaz olmaz bilirim ben kahya Yahya
Kirlenmiş Çığlık
Söz: Cem Karaca
Müzik: Volkan Başaran
Yalanan yutulan her lokmada
Gizlenmiş bir kirlenmiş çığlık
Hiroşima'daki bulutlar değil ama ustam
Dondurmalar bile zehirli artık
Çiçekler çiçek gibi kokmuyor artık
Ve doğa nasıl yırtık
Bu günah dolu miras ey Allahım
Çocuklarımıza nasıl bıraktık
Sevinçlerimiz bile artık mekanik
Sevgisiz saygısız otomatik
Bu şarkı birilerine çok geç artık
Bu şarkı kirlenmiş bir çığlık
Yaylalar ovalar yağmur yağar
Derelerde sularda balıklar kuşlar
Bizim için ölüyorlar
Yediğim et içtiğim su soluduğum hava
Önüm arkam dört yanım sobe
Bu gökyüzü bu karınca çocuklarımız
Yok etmeyelim artık dur be
Namus Belası
Cem Karaca
Düştüm mahpus damlarına öğüt veren bol olur
Toplasam o öğütleri burdan köye yol olur
Ana baba bacı kardaş dar günümde el olur
Namus belasına kardaş döktüğümüz kan bizim
Hep bir halli Turhallıyız biz bize benzeriz
Yüz bin kere tövbe eder gene şarap içeriz
At bizim avrat bizim silah bizim san bizim
Namus belasına kardaş yatarız zindan bizim
Kız gelinim suna boylum doyamadan biz bize
Besmeleyle yüzün açıp oturmadan diz dize
Almış götürmüşler seni çökertmişler ıssıza
Namus belasına kardaş kıydığımız can bizim
Ağam kurban beyim kurban hallarımı eyledim
Ne bir eksik ne bir fazla hepsi tamam söyledim
Kır kalemi kes cezamı yasamayı neyleyim
Namus belasına kardaş verdiğimiz can bizim
O Yar Beni
Cem Karaca
Nöbette geceleyin
Ses geliyor dağlardan
Artık bir dönüşün yok
Düştüğün o yollardan
Yar beni o yar beni
İlle de yar o yar beni
Dağdan gelen ses değil
Mezara yar koyar beni
Şehirler güler amma
Kurt kapar seni
Hayat güzeldir amma
Sermaye yapar seni
Nöbette geceleyin
Ses geliyor dağlardan
Artık bir dönüşün yok
Düştüğün o yollardan
Seni affedemem ki
Çektin gittin yoz oldun
Sana yar diyemem ki
Dile düştün söz oldun
Parka
Cem Karaca
Her akşam o köşeye asılırdı o parka
Paltoya para yok ki ondan alındı parka
Bir sabah onun sırtında çıktı gitti o parka
Dedenin üç aylıktan alınmıştı o parka
Kirli yeşil bir renkti eskiceneydi parka
Üst cebi sökülmüştü kullanılmıştı parka
Bir sabah onun sırtında çıktı gitti o parka
Parkasıyla vurulmuş yatar iken buldular
Dört hain kurşun değmiş delik deşikti parka
Baba eski tornacı gözünü çapak almış
Dede bir bacağını Sakarya 'da bırakmış
Ananın gözü yaşlı umut ona bağlamış
Küçük kardeşi bu yıl siyasal'a gidecek
Paltoya para yok ki o da parka giyecek
Ananın gözü yaşlı delikleri dikecek
Bir sabah onun sırtında çıktı gitti o parka
Parkasıyla vurulmuş yatar iken buldular
Dört hain kurşun değmiş delik deşikti parka
Resimdeki Gözyaşları
Cem Karaca
Birgün belki hayattan
Geçmişteki günlerden
Bir teselli ararsın
Bak o zaman resmime
Gör akan o yaşları
Benden sana son kalan
Bir küçük resim şimdi
Cevap veremez ama
Ağlar yalnızlığına
Ve işte arda kalan
Bir avuç anı şimdi
Koyup da bir başına
Bırakıp gittin beni
Sen yalnız değilsin
Biliyorum neredesin
Bu üzerdi beni
Yaşasaydın ve görseydin
Birgün belki hayattan
Geçmişteki günlerden
Bir teselli arasın
Bak o zaman resmime
Gör akan o yaşları
Sahibi Geldi
Söz: Cem Karaca
Müzik: Cem Karaca
O gözlüklerinin arkasından bakıp niçin ağlıyorsun
Nerde o eski İstanbul diye hayıflanıyorsun
Vallahi zor iş doğup büyüdüğün bu şehirde
Dımdızlak bir yabancı gibi kalmak
Bir tabureye tüneyip akşamları kadehlerde boğulmak
Lakerda kokmuyor artık İstanbul şehri
Paskalya yumurtası bile yok şart mı ki
O eski bostanlar ağzına kadar blok apartman şimdi
Seninse dikili bir ağacın bile yok
Kaçırılan bir trenin ardından koşup
Yetişmeye takatin yok
Bir yeni sahibi var artık bu şehrin anlasana
Kimselerden korkusu yok
Duvara astığın o çorapların sahibi geldi
Altına aldığın o kilimlerin sahibi geldi
Kıro keko hırbo zonta maganda
Kıro keko hırbo zonta maganda
-Ah ah nerede o eski İstanbul
-O eski Kalamış o boğaz o güzelim sahiller
-Vallahi haklısın azizim
Halk sahilleri doldurdu vatandaş denize giremiyor
-Kültürsüzlük canım nolacak bir sürü köylü işte
-Kızım koş sular geldi sular gözünüz aydın ayol
Kes lan
Sen ülkedeki halkım savaştaki askerim
Ekinim ve ekmeğimsin. Sen üretenimsin
Birisi söylemişti hatta bir zamanlar sen efendimsin
Ve bu Bizans eskisi şehir
Ve bu Bizans eskisi utansın kendi kimliksizliklerinden
Siz uğruna neler çektiklerimiz
Bana göre vallahi hoş geldiniz.
Su başında durmuşsun su akar sen bakarsın
Duruşun aynı duruş bakışında farklısın
Sen De Başını Alıp Gitme
Cem Karaca
Ben suyumu kazandım da içtim
Ekmeğimi boldum de yedim
Alkışı duydum, ihaneti gördüm
Sesim de oldu, sessizliğimde
Seviştiğimde oldu benim..
Sen de başını alıp gitme ne olur
Ne olur tut ellerimi
Hayatta hiç bir şeyim az olmadı
Senin kadar ve hiç bir şey istemedim
Seni istediğim kadar
Sen de başını alıp gitme ne olur
Ne olur tut ellerimi, ne olur
Su Başında
Söz: Cem Karaca
Müzik: Cem Karaca
Su başında durmuşsun su akar sen bakarsın
Duruşun mağrurda bakışın mahsun
Yüreğinden fışkıran bir şey var dilinin ucunda
Yüreğin aynı duruş cesurda dillerin yorgun
Yüz yaşında bir çocuk gibisin
Kırmızı uçurtması hep aynı ağaçlara takılmış
Tüketilen tek gençlik orda yalnız değilsin
Yaşanmış ve asla unutulmamış
Su başında durmuşsun su akar sen bakarsın
Duruşun aynı duruş bakışında farklısın
Tamirci Çırağı
Cem Karaca
Gönlüme bir ateş düştü yanar ha yanar yanar
Ümit gönlümün ekmeği kumar ha kumar kumar
Elleri ak yumuk yumuk ojeli tırnakları
nerelere gizlesin şu avucun nasırları
Otomobili tamire geldi dun bizim tamirhaneye
Görür görmez vurularak başladım sevmeye
Ayağında uzun etek dalga dalga saçları
Ustam seslendi uzaktan oğlum al takımları
Bir romanda okumuştum buna benzer bir şeyi
Killi parlak kağıt kaplı pahalı bir kitaptı
Ne olmuş nasıl olmuşsa aşık olmuştu genç kız
Yine böyle bir durumda tamirci çırağına
Ustama dedim ki bugün giymeyim tulumları
Arkası puslu aynamda taradım saclarımı
Gelecekti bugün geri arabayı almaya
O romandaki hayali belki gerçek yapmaya
Durdu zaman durdu dünya girdi içeri kapıdan
Öylece bakakaldım gözümü ayırmadan
Arabanın kapısını açtım açtım girsin içeri
Kalktı hilal kaşları sordu kim bu serseri
Çekti gitti arabayla eksozuna boğuldum
Göğsümde tomurcuk yaşlar ağır ağır doğruldum
Ustam geldi sırtıma vurdu unut dedi romanları
İşçisin sen işçi kal giy dedi tulumları
Üryam
Cem Karaca
Üryam geldim gene üryam giderim
Ölmemeye elde fermanım mı var
Azrail gelmişte can talep eyler
Benim can vermeye dermanım mı var?
Dirilirler dirilirler gelirler
Huzuru mahşere divan dururlar
Haram mı var deyip korku verirler
Benim ipek yüklü kervanım mı var
Karacoglan derki ismim överler
Zehir oldu yediğimiz şekerler
Güzel sever diye itham ederler
Benim hak'tan özge sevdiğim mi var?
Yiyin Efendiler Yiyin
Söz: Tevfik Fikret
Müzik: Cem Karaca
Bu sofracık efendiler halkımızın varı yoğu hayatı
Kan ağlayan can çekişen halkımızın
Bekler sizi efendiler önümüzde titrer durur
Ama sakın çekinmeyin yiyin yutun yiyin yutun şapur şupur
Yiyin efendiler yiyin
Bu iştah veren sofra sizin
Doyuncaya tıksırıncaya patlayıncaya kadar yiyin
Verir fukara bu memleket nesi var nesi yoksa hepsini
Verir malını canını umudunu düşünü
Rahatını sağlığını içinin bütün ateşini
Hadi yuvarlayın düşünmeyin haram mıdır helal mi
Hepsi bu nazlı beylerindir ne varsa ortalıkta
Soy sop onur düğün oyun konak saray caka
Hepsi sizin efendiler konakta sarayda alayda gelinde
Hepsi sizin hepsi sizin hem hazır lop kolayca
Bu harmanın gelir sonu kapıştırın gider ayak
Yarın sönmüş bakarsınız bugün çıtırdayan ocak
Hazır mideler sağlam hazır mideler sıcak
Atıştırın kapıştırın tıkıştırın kapış kapış kucak kucak
|