Index KARAŞİN Haftalık Yazılarıyla KARAŞİN |
ORTAYA BİR KARIŞIK.... |
Yazar Administrator | |
Salı, 01 Mayıs 2007 | |
ORTAYA BİR KARIŞIK.... Ahırkapı , Kumkapı, Yenikapı… tarihi yarımadanın giriş kapıları . Şehirde ikamet edenlerin dışında girişler izne tabi. Anadolu’dan şehre giriş izni ise ancak ticaretle uğraşanlara veriliyor .Bikarların ( kazançsızların ) bu kapılardan girebilmeleri ise namümkün… Bu bir tarihi hatırat olarak kalıyor hele ki Cumhuriyetle birlikte başkentin , köylünün ayağına , Anadolu’nun bağrına ,Ankara’ya taşınmasıyla İstanbul siyasetteki albenisini iyiden iyiye kaybediyor Bu dönemde devlet eliyle yapılan yatırım hamleleri hep Anadolu’ya yapılmakta. Bütün fabrikalar Anadolu şehirlerine kurulmakta, ta ki 1950 li yıllara kadar. İstanbul gönlü ve kafası sakin, kendi asaleti ile haşır neşir mutlu mesut yaşamaktadır. Ancak bu huzur ve sükunetin, özel sektörün biz de varız diyen hamleleri başlayınca biraz tadı kaçıyor. Dış kaynaklı yardımlarla depara kalkan “kalkınma hamleleri” , en çok İstanbul asilzadelerinin ilgisini çekiyor ve hepsi birer hür teşebbüs olma uğrunda harekete geçiyorlar. Bugün şehrin ortasında kalsa da, o günlerde dışında kurulan fabrikalara iş gücü gerekiyor. Bu şehir –i İstanbul ki kendi işçisini kendi çıkaramayacağına göre müracaatı Anadolu’ya yapıyor Geçmişte geçiş izni gerektiren nostaljik kapılar ise akın akın insanların seyiretmelerine tanık oluyor. . O günlere kadar aynı dili konuşup anlaşamayan bu insanlar İstanbul Türkçe'siyle Anadolu lehçesini, “ortak kazançlar uğruna“ kaynaştırıveriyorlar. Olaya bizim konumuzla, yani müzikle ilgili olarak bakarsak, sazını omzuna asıp gelen türkülerin çocukları , saray müziğinin uzantılarıyla kendilerini ve duygularını ifade edemiyorlar Köyünde türküsüyle mutlu olan bu insanlar İstanbul’un müziğine rağbet etmiyorlar,ama türkülerle de yetinemez hale geliyorlar , çünkü; “ Ne geldikleri kadar köylü ne gördükleri kadar şehirlidirler artık” Ve kendileri kendi kültürlerini yeniden oluşturuyorlar Ne türkü dinliyorlar nede şarkı, istedikleri ikisinin ortasında bir şey olsun , ne olsun ? Tabi ki arabesk olacak Köyden gelen şehirli olamayan varoş insanlarının müziği Sayıları az iken onları terbiye eden İstanbul, nüfusları arttıkça bu insanlarla baş edemez oluyor ve bu insanlar giderek kendi kültürlerini dayatmaya başlıyorlar, giderek de İstanbul’un terbiye edilmesi gerektiğini düşünüyorlar. Artık ekonomideki ağırlıkları da artmıştır. Geçimlerini fabrikalardan arazilerini hazineden sosyal güvencelerini de yine devlet kurumlarından elde ederek, ikinci hatta üçüncü kuşaklarının dahi geleceklerini garantilemişlerdir. Artık onlar hakim sınıf haline gelmişler ve İstanbul’u terbiye etmişlerdir. Bugünlere geldiğimizde ise kendi kültürleriyle birlikte kendi siyasetlerini de hakim kılmışlardır. Hal böyle olunca yazılı sözlü tüm hakimiyet kayıtsız şartsız onlarındır. Bugün varoşların gökdelenlerinde İstanbul’u seyredip göç için çooook geç kalan hemşerilerine üzülmektedirler. Artık arabesk müzikle dertlenecek dertleri, edilecek isyanları, kalmadı. Gelelim eski İstanbul asilzadelerine, onların durumu da üç aşağı beş yukarı aynı. Şehirde oluşan tüccarlar kendilerini gazinolara atıyorlar. İhtiyaçtan,geçici iskanlarla oluşturuverilen “imarı gecekondu,sunumu lüks” gazinolarda müzik dinliyor eğleniyor. -Peki toplamda bugün durum nedir? vallahi çok enteresan. İstanbul: asilzadesiyle,varoşlarıyla sonradan zenginleriyle kaynaştı .Ekonomide ki sınıf farklılığı hiç önemli sayılmadan ortak bir kültür oluşturuldu. Ne idüğü belirsiz ortak bir dil kullanarak, ortak pop-fantezi ( ? ) müzik dinleyerek, ortak TV dizileri seyrederek her alandaki, ortaklıklar pekiştirildi Haa şimdi bu yargıya nasıl vardığım sorulursa açıklayayım. ARADIM ARAŞTIRDIM SORDUM SORUŞTURDUM …. -Hangi TV programları rayting alıyor, -en çok hangi gazeteler satıyor hangi kitaplar ve mecmualar okunuyor - en çok kimlerin kaset ve CD leri dinleniyor derleyip toparladım Bebek’te Sultanbeyli ’de Bağdat caddesi’nde Bayrampaşa’da Avcılar ’da Beykoz’da Tuzla’’da hepsi üç aşağı beş yukarı aynı….. Semt farkı, sınıf farkı yok. Peki derseniz ki, bu kültür neme ne bir kültür? Vallahi ne desem bilmem ki Ortaya bir karışık …. Umutla kalın. |
|
Son Güncelleme ( Cuma, 11 Mayıs 2007 ) |